Arguvan Ağzı (Türküleri)

ARGUVAN AĞZI

Ağız, musikideki okuyuş tavrının, üslubunun, tarzının türkülerde yörelere hasredilmiş ismidir. Farklı yörelerde saz çalma tarzlarındaki farklılıklar nasıl “tavır” olarak isimlendiriliyorsa, türkü söyleme tarzlarındaki farklılıklara da “ağız” ismi verilmiştir. Aslında “ağız” sözü yöresel konuşma farklılıklarını karşılar. Ayrıca Anadolu’da doğuran ineğin ilk sütüne de ağız denir.

Arguvan ağzı, Malatya ilimizin Arguvan ilçesinde, özellikle Minayık köyünde bulunan Türkmenlerin okuduğu uzun havalarda belirginleşir. Sivas’a bağlı Çamşıkı köyünde de benzer ağızla okunan uzun havalar vardır. Nitekim Çamşıkı’lar da Alevî-Türkmen aşiretidir. Birbirine yakın bu iki yörenin ağız olarak da birbirine yakın olması çok tabiidir. Çamşıkı ağzında Arguvan ağzından farklı olarak ağızda bir lokma yiyecek var da onunla türkü söylüyormuş gibi bir okuyuş söz konusudur. Kayseri’nin Kocasinan ilçesine bağlı Kızık köyünde de tespit edilmiş türküsü olmamakla birlikte konuşma tarzı ağızda lokma varmış gibidir.

Arguvan yöresi türkülerin çok icra edildiği mümbit bir yerdir. Malatya yöresinin birçok ozanı ve mahalli sanatçısı buradan çıkmıştır. Arguvan ağzı uzun havalar bazı yörelerde “maya” denilen türkü ve uzun havalarda olduğu gibi umumiyetle beş ses içerisinde seyreder. Nadiren oktava ulaşanlar vardır. Hüseynîden ziyade uşşak makamının duyumu hâkimdir.

Sözlerin çok ön planda olduğu bu uzun havalarda rahat bir söyleyiş görülür. Bu rahat söyleyiş sayesinde sözün içerdiği mana rahatlıkla anlaşılabilir, okuyucu da bu mana ile bütünleşir. Bazen iç çeker, bazen ah çeker, sözler arasına harici laflar ekler. Uzun hava ile sevinç anlatılmaz, ama hüzne dair ne varsa bu uzun havalarda görmek mümkündür. Bergüzarın kıymetini bilip kalbinin üzerinde taşıması maşuktan takdir alır ve şöyle der uzun havada:

Yoncasını dam başında kurutmuş

O yar gömleğini bizde unutmuş

Hatıra ettiğim ipek mendili

Gömleğinin iç cebinde çürütmüş

Birçok türküde olduğu gibi yine Arguvan ağzı uzun havalarda da gurbet, ayrılık, ölüm konusu işlenmiştir:

Dam üstünde ufak ufak cızgılar

Yüreğime bir ok değdi sızılar

Sıladaki yâri gönül arzular

Ben ölürsem beni yâre bildirin

Bazen de maşuk âşıkına kendisi için kederlenmemesi için teselli vermiştir:

Bir gün bu dünyadan göçüp gidersem

Boşa gider gözyaşların ağlama

Yok olur benliğim çürürse beden

Boşa gider gözyaşların ağlama

Gelen her yeni nesilde yöre ağızları biraz daha kaybolmakla birlikte, türkülerde bu ağzın devam etmesi kültür muhafazası için fevkalade önem arz etmektedir.